24 Eylül 2014 Çarşamba

OBSESSION / Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 08:22 0 yorum
Çok uzun zamandır sadece bana bir şey öğretebilecek kitaplar üzerinde durmaya özen gösterdim ve Obsession gibi kitaplardan uzak durdum. Ancak gribe yenik düştüm ve tüm günümü bu kitabı okuyarak geçirdim.

Tamam itiraf ediyorum: bunun gibi sci-fi kitaplardan fazlasıyla hoşlanıyorum. Söyledim işte :) Tabi yazar Jennifer olunca işler daha da iyi bir hal alıyor. Şuana kadar kötü bir kitap yazmış olması mümkün mü Jennifer'ın?

Bu kitap Lux serisinin (bilgilerini blogumda bulabilirsiniz) yan kitabı diyebilirim. Aynı kurgu dünya üzerinde geçiyor ancak bu sefer Arum'lar ön planda. Lux serisi hayranları eminim şuanda Arum'lardan nefret ediyorlar. Çünkü önceki kitaplarda hep onların kötü yanını gördük. Ancak bu kitap herkesin fikrini değiştirmeye yeter sanırım.


Konusuna gelirsek, Mel'in Luxen'lerin varlığını keşfetmesi ile başlıyor. Mel'in yaptığı büyük hata ise bunu en yakın arkadaşı Serena ile paylaşmak. Bu bilgiyi paylaştıktan hemen sonra Mel öldürülüyor. Ne yazık ki buna en yakın arkadaşı Serena şahit oluyor. Mel ortadan kalktığına göre tüm sırlar güvende öyle değil mi? Bu sadece Luxen'lerin düşüncesi. Peki ama aynı sırları Serena'nin da biliyor olması gerçeği... DOD *bakanlık*,  Hunter'ı *Arum* Serena'yı başına gelebilecek her türlü tehlikeden koruması için görevlendiriyor. 

Hunter, Hunter, Hunter... Jenn'in her kitabından sonra en sevdiğim erkek karakterin o olduğunu söylediğim doğrudur ama Hunter sanırım şuanda en sevdiğim. Kitap ilerledikçe olgunlaşmasını ve aslında bir insana ne kadar benzediğini anlaması beni gerçekten büyüledi.

Ve Serena... Kesinlikle çoğu kitapta olduğu gibi sinir bozucu karakterlerden biri degildi. Güçlü ve baş kaldıran karakteri bence gerçekten çok etkileyiciydi.

Jenn hayranları, vaktinizi boşa harcamayın. Bu kitabı hemen okumalısınız ve Daemon mı yoksa Hunter mı karar vermelisiniz. Yorumunuzu bekliyorum. 
İyi okumalar!

20 Eylül 2014 Cumartesi

THE LAST SONG / Film Trailer

Gönderen Unknown zaman: 04:33 0 yorum
Bu film en az kitabı kadar dokunaklı ve güzel. Kitabı okuduktan sonra mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum.

DOGUNUN LIMANLARI / Amin Maalouf

Gönderen Unknown zaman: 04:22 0 yorum
Çok uzun süredir okuduğum ilk türkçe kitap... Genelde okulda verilen kitaplardan hep uzak durmaya çalışırım ancak bu sefer iyi ki böyle yapmamışım.

Kitabin konusu, anlatıcının İsyan adındaki eski bir direnişçiyi görmesi ile başlıyor. Anlatıcı, İsyan'in hayat hikayesini merak ediyor ve anlatması için ona ısrar ediyor. Böylece biz de zamanda geri gidip İsyan'in başından geçenleri öğrenmeye başlıyoruz.


Asıl hikaye 1800'lerin sonunda İsyan'in babaannesinin başına gelenlerle başlıyor. Daha sonra ise teker teker İsyan'in başına gelenlere tanık oluyoruz. 



Ermeni ile Müslümanlar arasındaki ilişkiyi, 2.Dünya Savaşı'nı ve daha birçok tarihi olayı çok güzel incelemiş yazar. Hele kitabın sonlarına doğru elinizden hiç bırakamıyorsunuz. 
Keşke daha birçok gencin bu kitabı okuma fırsatı olsa. Umarım bu yorumu okuduktan sonra birkaçınız bir kitapçıya gidip bu kitaba göz atarsınız. Ne de olsa bazen bize bir şey öğreten kitapları okumamız gerekiyor. 

İyi okumalar!

HOPELESS / Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 03:18 0 yorum
Dünyanın en en güzel kitabı! 
Çoğu kişinin bildiği gibi, ben genellikle Kristin Hannah'cıyımdır. Onun tüm kitaplarına taparım. Sanırım şuan tapacak başka bir yazar daha buldum: COLLEEN HOOVER.

Çok ama çok güzel bir kitap öncelikle. Nasıl başlayacağımı bile bilmiyorum.  Acı, tatlı, komik, üzücü.. Her türlü duyguyu barındıran bir kitaptı ve belki de bu kitabı bu yüzden çok sevdim. Karakterler ne hissettiyse, ben de hissettim. 


Sky, on yedi yaşındaki bir kız. Bütün hayatı boyunca evde eğitim almış ve teknolojinin insanını aptallaştırdığını düşününen annesi nedeniyle ne bir cep telefonu ne de bir televizyonu var. Tamamen asosyal takılıyor bu konularda diyebilirim.




Ama erkekler konusunda çok da asosyal değil diyebiliriz. Erkekler konusunu da, en yakın arkadaşı Six sayesinde çözüyor. Daha sonra Sky ve Six'in yalvarmaları sonucunda, annesi Sky'ın okulda eğitim görmesine izin veriyor. Ama okula gittiğinde, birkaç gün önce reddettiği erkeğin onun hakkında çıkarmış olduğu dedikodularla karşılaşıyor. Peki umurunda mı? Pek de değil...


Bir de Dean Holder var. O da bir sene için başka bir yere taşınıyor. Ona da bir çeşit kötü çocuk damgası vuruluyor diyebilirim. Bir çocuğu sırf eşcinsel diye dövdüğü dedikoduları, okuldan atıldığı dedikoduları... Peki onun umurunda mı? Pek de değil.

Daha sonra bu iki karakter tesadüfen karşılıyor ve birbirlerine karşı duydukları çekim inkar edilemez. Ama Holder, Sky'a bir soğuk bir yakın davranınca, işler biraz garipleşiyor diyebilirim. Çünkü Holder, Sky'dan bir sır saklıyor ve  bunu söylememeye de kararlı. Ta ki Sky bu sırrı kendiliğinden öğrenene kadar...

Bu sırrı tabi ki size söyleyemem. Çünkü kitabı asıl bu sır ve bu sırrın parçaları oluşturuyor diyebilirim. Çok ama çok ilginç bir sır. Tahmin edilemeyecek kadar güzel tasarlanmış bir kurgusu var. Sizi göz yaşlarına boğacak bir New Adult kitabı daha...


AN ABUNDANCE OF KATHERINES / Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 02:03 0 yorum
Gerçekten bu kitap hakkında ne yazacağımı veya düşüneceğimi bilmiyorum. Kafam çok karmaşık. Üzgünüm ama bu sefer olmamış Mr. Green...

Kitabın konusu gerçekten çok ama çok ilginç. Sadece Katherine isimli kızlarla çıkan bir çocuğun hikayesi. Colin Singleton bir dahi denilicebilecek kadar zeki ve ne yazık ki çıktığı 19 Katherine tarafından da terk edilmiş. Bunun nedeni araştırmak konusunda kararlı.


Arkadaşı Hassan, Colin 19. kere terk edildikten sonra ona yardım etmeye çalışıyor ve kafa dağıtmak için arabaya binip yola çıkıyorlar. Nereye gideceklerini bilmiyorlar ancak önemli olan olabildiğince uzaklaşmak, öyle değil mi? 


Gittikleri yeni kasabada Lindsey ile tanışıyorlar. Lindsey ve annesi onlara orada iş teklif ediyor. Böylece iki arkadaş, adını bile duymadıkları bu kasabada kalmaya karar veriyor. Bu sırada da Colin, insanların ilişkilerinin ne zaman bittiğini hesaplayan bir formül üzerinde çalışıyor.

Konusu ilginç ancak kitap gerçekten çok yavaş ilerliyor. Neredeyse kendini okutmamaya çalışıyor bile diyebilirim. Sanırım bu yüzden birçok arkadaşım bu kitabı daha yarısına varamadan bıraktı. Ancak ben kitapları yarıda bırakan bir kız olmadığımdan, her şeye rağmen bitirdim.


Kitabın yarısı anagramlar ve formüllerle dolu. Okuması insanı yoran bir kitap. Kötü bir kitap olduğunu söyleyemem. Çünkü her şeye rağmen okudum ve sonunda biraz da olsa her şeyin toparlandığına şahit oldum. Okuyup okumamanız size kalmış ancak okumazsanız, emin olun bir şey kaçırmıyor olacaksınız. 

İyi okumalar!

THE LAST SONG / Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 01:33 0 yorum
Bu kitabı okuyalı çok uzun zaman oldu ve zamanında beni gerçekten etkileyen bir kitap olmuştu. Blogumda bu kitap ile ilgili bir yorumum olmadığını görünce şaşırdım tabi ki. Ancak bir kitabın genç okurlarla kavuşması için hiç bir zaman geç değildir, öyle değil mi?

Kitabın konusu Ronnie adındaki 18 yaşındaki bir kızın etrafında dönüyor. Annesi, Ronnie'yi ve kardeşi Jonah'i üç senedir görmediği babasının yazlığına gitmeye zorluyor. Neden mi? Çünkü Ronnie hırsızlık yaparken yakalandı ve evdeki hiç bir kurala uymamakta kararlı. Annesi de belki onu daha önce hiç bulunmadığı bir yere yollarsa düzeleceğini umuyor. Ancak Ronnie onları üç sene önce terk eden babasının burnunda getirmekte kararlı. Tabi kumsalda tanıştiği bir çocuk onun tüm planlarını değiştirmek istemesine neden oluyor. 

Jonah sanırım şimdiye kadar yaratılmış en tatlı kardeş. Her zaman komik espriler yapıyor ve her gün 'awesoooome' demesiyle eve neşe katıyor. Fazla duygusal ve temiz kalpli bir çocuk. Belki de bu yüzden gözümü birkaç kere yaslarla doldurmayı başardı.

Ve Ronnie'nin babası... Kendisi bambaşka bir dünya. Çocuklarıyla arasını tekrar iyileştirmek için yaptığı her şey kalbimi burktu. Jonah ile aralarındaki ilişki inanılmayacak kadar samimi ve güzeldi. Mr. Sparks nasıl bu kadar güzel karakterler yaratmış aklım bir türlü almıyor.

Bu kitap bana o kadar şey hissettirdi ki... Sanirim okurken en çok ağladığım kitaplardan biriydi. Herkese tavsiye ederim. Böyle bir kitabı kaçırmak büyük talihsizlik olurdu.
 

Once Upon A Time Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review