Bu kitabı okuyalı çok uzun zaman oldu ve zamanında beni gerçekten etkileyen bir kitap olmuştu. Blogumda bu kitap ile ilgili bir yorumum olmadığını görünce şaşırdım tabi ki. Ancak bir kitabın genç okurlarla kavuşması için hiç bir zaman geç değildir, öyle değil mi?
Kitabın konusu Ronnie adındaki 18 yaşındaki bir kızın etrafında dönüyor. Annesi, Ronnie'yi ve kardeşi Jonah'i üç senedir görmediği babasının yazlığına gitmeye zorluyor. Neden mi? Çünkü Ronnie hırsızlık yaparken yakalandı ve evdeki hiç bir kurala uymamakta kararlı. Annesi de belki onu daha önce hiç bulunmadığı bir yere yollarsa düzeleceğini umuyor. Ancak Ronnie onları üç sene önce terk eden babasının burnunda getirmekte kararlı. Tabi kumsalda tanıştiği bir çocuk onun tüm planlarını değiştirmek istemesine neden oluyor.
Jonah sanırım şimdiye kadar yaratılmış en tatlı kardeş. Her zaman komik espriler yapıyor ve her gün 'awesoooome' demesiyle eve neşe katıyor. Fazla duygusal ve temiz kalpli bir çocuk. Belki de bu yüzden gözümü birkaç kere yaslarla doldurmayı başardı.
Ve Ronnie'nin babası... Kendisi bambaşka bir dünya. Çocuklarıyla arasını tekrar iyileştirmek için yaptığı her şey kalbimi burktu. Jonah ile aralarındaki ilişki inanılmayacak kadar samimi ve güzeldi. Mr. Sparks nasıl bu kadar güzel karakterler yaratmış aklım bir türlü almıyor.
Bu kitap bana o kadar şey hissettirdi ki... Sanirim okurken en çok ağladığım kitaplardan biriydi. Herkese tavsiye ederim. Böyle bir kitabı kaçırmak büyük talihsizlik olurdu.
20 Eylül 2014 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder