DOSTLUĞUN BÜYÜSÜ ÜZERİNE OLAĞANÜSTÜ BİR KİTAP.Dostluk üzerine tam anlamıyla "müthiş" bir kitap. O kadar gerçek ve duygusal ki... Bu kitabı okuduğum diğer kitaplarla karşılaştırmam olanaksız.
Bu başlı başına bir efsane. Ağlamaktan göz yaşlarımın bittiği ve gülmekten karnıma sancıların girdiği bir efsane hem de...
Çok ama çok güzel kurgulanmış bir kitap. O kadar güzel ki, tanıdığım birçok kişiye aldırdım. Eline aldığı kitapların yarısına gelmeden bırakan bir arkadaşım bile bu kitaba aşık oldu.
Kristin'in okuyucu kitlesinin kesinlikle bir yaş ortalaması yok. Büyük küçük herkes bu kitapta kendinden bir şeyler buluyor. Arkadaşlarımın anneleri bile bu kitabı çok beğendi :) Bence eğer sizde okumadıysanız hemen bu kitabı alıp okumaya başlamalısınız.Kitabın konusuna gelirsek, daha demin de bahsettiğim gibi iki kızın dostluğu üzerine bir kitap. Kızlardan biri Tully. Annesi küçükken onu terk ediyor ve gidiyor. Onu geri almak için geri döndüğü zamanlar ise tam bir felaketle sonlanıyor diyebilirim. Tully, sert bir kız olmaya çalışıyor. Çünkü eğer öyle davranmazsa, tüm bu duygularla başa çıkamayacağını düşünüyor.
Kate ise Tully'nin tam tersi diyebilirim. Onu seven bir ailede büyümüş. Ama Tully gibi havalı kıyafetleri yok veya liseliler onu partilerine çağırmıyor. O sadece bizim SIKICI Kate. Tully ise, onun hayatındaki eksiklikleri doldurmak için ideal biri. Kim hayatına biraz eğlence istemez ki? Tully, Kate Mularkey'lerin yan evine taşınınca dostluklarına zemin hazırlanıyor.
Daha sonra Tully gittiği bir partide tecavüze uğrayınca, eve ağlayarak gidiyor. Kate de onun hıçkırıklarını duyuyor tesadüfen. Tully, daha neredeyse hiç tanımadığı bu yabancı kıza sırrını anlatınca başlıyor bizimkilerin arkadaşlığı.
Ben de böyle bir arkadaşlık istiyorum :)) Kitap, karakterlerimizin 50'li yaşlarına kadar devam ediyor ve bu iki kızın tüm hayatını gözler önüne seriyor.
"Yakın arkadaş olmak işte böyle bir şeydi.Anneniz ya da kız kardeşiniz gibi olurlardı; ağlatabilir ve kalbinizi kırabilirlerdi ama sonunda, zor zamanlarınızda daima yanı başınızda olur, en kötü gününüzde bile sizi güldürmeyi başarırlardı."
"Belki parçalarımı bir araya toplayabilmek için parçalaman gerekiyordu."
"En iyi arkadaşların kötü yanı da bu işte çok fazla şey biliyorlar."
Ama her şey çok çabuk değişiyordu.Artık bunu anlamıştı.Bir at bir gecede yaşlanıp sakatlanabilirdi.Bir arkadaş da aynı hızda bir yabancıya dönüşebilirdi.
En iyi arkadaş işte bunun için vardı.Size ayna tutup kalbinizden geçenleri göstermek için.
En büyük fakirlik yalnızlıktır.
Hayat hikayeni yazmanın komik tarafı da bu
işte. Önceleri tarihleri, zamanları ve isimleri
hatırlamaya çalışıyorsun. Sanıyorsun ki haya-
tın sadece olaylardan ibaret, geriye dönüp
baktığında sadece başarılarını
ve başarısızlıklarını, gençliğinin ve o
ta yaşlarının önemli tarihlerini hatırlayacağını
düşünüyorsun. Ama hiç de öyle değil
aslında. Sevgi, aile, kahkahalar... Sadece bunlar
kalmış aklımda. Hayatımın çok büyük bir
bölümü boyunca elimden geleni yapmadığımı
yada yeterince fazla şey istemediğimi düşündüm
durdum hep. Herhalde aptallığımı bağışlarsınız.
Çok gençtim o zamanlar. Çocuklarımın onlarla ve
kendimle ne kadar gurur duyduğumu bilmelerini
istiyorum. İhtiyacımız olan her şey bizdik
aslında; siz, babanız ve ben. Hayatım boyunca
istediğim her şeye sahiptim. SEVGİ. Aklımızda bir
tek bu kalacak.
2 yorum:
hannah pek severim.
var blogumda romanları.
hoşgeldiniiz.
:)
Ay bende bu kitabı çok sevmiştim harika bir blogun var askım.
Yorum Gönder