Sanırım ilk olarak bu kitabın türkçe çevirisinin olmadığını söylemeliyim. Ama kesinlikle olmalıydı...
Kitaplar için yeterince iyi ingilizcem olmadığını düşünüyordum. Ama sanırım varmış :) Ya kitabın ingilizcesi kolay ve anlaşılabilirdi ya da ingilizcem git gide iyileşiyor.
Anlayacağınız gibi son zamanlarda New Adult kitaplarına bir düşkünlüğüm başladı. Young Adult'la aralarında çok büyük bir fark da yok aslında. Sadece New Adult kitapları sanırım biraz +16'ya kaçıyor. İçkiler , küfürler ve cinsellik de içerebiliyorlar diyebilirim. Ama bunlar rahatsız edecek derecede değil tabi ki. Her şeyin bir sınırı var.
Bu kitabın yorumlarını okumuştum ve okumayı da bu yüzden çok istiyordum. Ancak bu kitabın türkçeye çevirisinin olup olmayacağı hakkında bir bilgi bulamadım. Ben de daha fazla bekleyemedim ve Google'a "Fallen Too Far read online" yazdım. Çıkan ilk linke tıkladım ve TA DAA :D
Daha önce hiç internetten kitap okumamıştım. Ama karar verdim ki yine de, eline kitabı alarak okumak daha zevkli. Ben de bu yöntemi sadece çevirisi olmayan kitaplarda kullanmaya karar verdim. Bunun belli bir nedeni yok aslında. İki şekilde de okumadan duramıyorum :) Ama " İpad, İphone...vs." gibi yerlerden okumak, bana eski tadını veremedi.
Kitabın konusuna gelirsek bence oldukça ilgi çekiciydi. Abe kızı Valerie'iyle bir yere giderken kaza yapıyor ve kızı ölüyor. Daha sonra pişmanlıktan kaçıyor ve eve bir daha dönmüyor. Ancak asıl hikaye bu değil tabi. Kitap Blaire'ın -Valerie'nin ikizi-, etrafında dönüyor. Blaire geçmişi fazlasıyla acıyla dolu bir kız. Babası gittikten bir süre sonra annesinin kanser olduğunu öğreniyor ve genç yaşında çalışmaya başlıyor. Annesinin ilaçları ve gelişim süreci içinde bolca da zarara giriyor. Daha sonra ise annesi hayata gözlerini yumuyor. Anlayacağınız ikizini ve annesini kaybediyor, bir bakıma da babasını.
Kitap buradan da başlıyor diyebilirim. Yaklaşık beş yıldır görmediği babası ona kalacak bir yer temin ediyor. Blaire, babasının verdiği adrese gidiyor ve bir parti ile karşılaşıyor. Pek de hoş karşılanmadığı bir parti ile...
Blaire, bu partide üvey ağabeyi ile tanışıyor. RUSH FİNLAY <3 Benim içinse olay, bundan sonra başlıyor. Rush, tam bir öküz. Tam da benim sevdiklerimden hem de :)) Öküz ama kendini kaptırmamanın imkansız olduğu bir cazibesi var. Blaire de buna karşı koyamıyor tabi. Ne yazık ki bu minik öküz her gün eve başka bir kızla geliyor ve bunu bilerek Blaire'ın gözüne sokuyor da diyebilirim.
Aralarında çok geçmeden inkar edilemeyecek bir çekim başlıyor ama bir şeyler yanlış gibi. En azından Blaire için öyle. Sanki onun dışında herkes, onun bilmediği bir sır biliyormuş gibi...
Okuyup bu sırrı öğrendikten sonra bir an için gözlerimi kapadım ve hayal etmeye çalıştım. Tüm küçük parçaları birleştirip kendime bütün ayrıntılarıyla bir büyük resim oluşturdum. Bu oluşan tabloda kimse suçlu değildi bence. Acı çeken tek bir kişi yoktu ve acınması gereken... Ama hayat buydu değil mi? Bu kitap da bunu tekrar gözlerimin önüne serdi.
Diğer kitabı okumak için sabırsızlanıyorum çünkü en güzel yerlerinde biten kitaplardan biriydi.
"Herkes her zaman aşkın
yeterli olduğunu söyler.
Öyle değil. Ruhun parçalara ayrıldığında
hiç değil."“Beni tanımak istemezsin. İstediğini sanabilirsin, ama istemezsin. Sana söz veriyorum.”
“Blaire, ben romantik bir adam değilim. Öpüşmem ya da sarılmam. Benim için olay sadece seksten ibarettir. Sen, seni öpecek ve sarılacak birisini hak ediyorsun. Beni değil. Ben sadece sevişirim, bebeğim.”
“Sana dokunamam. Bunu, lanet olsun, o kadar çok istiyorum ki; canım acıyor, beni öldürüyor, ama yapamam. Seni mahvetmeyeceğim. Sen… sen mükemmelsin ve el değmemişsin. Ve sonunda, beni hiçbir zaman affedemezsin.”