İşte bu üç kelime bu kitabı tanımlamak için yeterli sanırım. Bu kitap bana hiç bir kitabın öğretemediği kadar bilgi öğretti. Özellikle de okuduğum her son kitabın benim en sevdiğim kitap olduğunu :)
Kitap benim için biraz yavaş başladı. Bunun nedeni de sanırım tüm kitabın mektuplardan oluşması. Çevirdiğim her sayfada yanıt olarak bir mektup okuyacağımı hayal ettim. Ama olmadı. Bu mektuplar sadece tek taraflı ve nedenini de çok geçmeden anlıyorsunuz.
Kitabın konusuna gelirsek Charlie liseye yeni geçen bir çocuk ve önceki senelerde de olduğu gibi bir "wallflower" olmak istemiyor. Hayatında biraz heyecan, mutluluk belki de bir kız istiyor. Tanıştığı iki genç ise onun bu hayallerini tam anlamıyla gerçekleştiriyor. Patrick ve Sam son sınıfta olan üvey kardeşler ve çok geçmeden Charlie'ye aslında ne kadar güzel bir yaşam yaşayabileceğini gösteriyorlar. (İtiraf ediyorum lisenin ilk yılını bitirmiş biri olarak bir son sınıf ve freshman'ın arkadaş olması fazla alışılmaz. Hatta teknik olarak imkansız :))
Bana kalırsa bunun dışında kitap sadece gerçekleri yansıtmış. Yazar gerçekten de genç olmanın nasıl bir şey olduğunu unutmamış olsa gerek. Bu yüzden onu tebrik etmek istiyorum.
Kitapla ilgili en sevdiğim şeye gelirsek; sanırım Charlie'nin okumaya olan tutkusuydu. Bir sürü kitap okuyup bir de onlar ile ilgili deneme yazması beni gönülden etkiledi. Okuduğu kitaplar çok derin ve okunması gerek kitaplar. Bu yüzden ben de kısa bir süre içinde onun okuduklarını okumak isterim.
Hele altını çizdiğim sözlerden bahsetmeyeceğim bile. Yazar düşüncelerini o kadar güzel kelimelerle yazıya dökmüş ki... Gerçekten inanılmaz!
Herkese okumasını tavsiye ederim, iyi okumalar!
0 yorum:
Yorum Gönder