15 Temmuz 2013 Pazartesi

OBSİDİYEN- LUX 1 / Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 02:46
 Tamam kabul ediyorum. Bu kitap başta beni korkuttu. Okumak istemedim çünkü lanet olası uzaylı saçmalıklarıyla dolu bir kitap olacağını düşündüm. Ama daha sonra elimdeki kitaplar tükendi ve ben de bu kitabı okursam hiçbir şeyimin eksilmeyeceğinin farkındaydım. Biraz isteksiz başladım kitaba. Ama daha ilk sayfadan, hatalı olduğumu sezmeye başladım. Baş karakterimiz Katy'nin de bizim gibi bir Blog'u varmış. Tabi ki bu, karaktere yakınlaşmamı kolaylaştırdı. Sonra bir de Dee var. Sevecen karşı komşu. Katy ile yakın bir arkadaşlıkları var ve tek sorun onun ikiz kardeşi Deamon. Deamon öküzün teki ve çoğunlukla onu boğazlamak istedim. Daha kötüsü ise bu hıyarlıklarına rağmen kalbimi çalmayı başardı. Sanırım Katy'nin de kalbini çalmayı başarıyor. Ancak karakterimizin aklı biraz karışık. Çünkü Deamon'ın duyguları fazlasıyla değişken-  yoksa sadece Katy'nin, onun duygularını mı anlamasını istemiyor? -Bunu, kitabı okuduktan sonra tabi ki öğreneceksiniz. Ayrıca bu gizemli ve fazlasıyla mükemmel kardeşlerin bir sırrı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Evet, onlar uzaylılar. Yüz ifadenizin değiştiğini tahmin edebiliyorum. Ama merak etmenize gerek yok, emin olun okuduğunuz için bana minnettar kalacaksınız. Deamon ve kasabada yaşayan diğer uzaylıların gücü sizi alıp bir hortumun içine sürükleyecek. Özellikle de Deamon'ın aşırı korumacı davranışları ve kıskançlıkları sizi yiyip bitirecek. Kitabı elinizden bırakmadan tek okuyuşta bitireceksiniz- benim gibi :) - ve daha fazlası için yalvaracaksınız. Kitabı anlatmak istemiyorum çünkü bu kitabı okurken öğrendiğiniz her bilgi, gözlerinizi fal taşı gibi yuvalarından fırlatacak.  Kitabın sonunda yazarımızdan küçük de bir sürpriz var. Deamon'ın bakış açısından bazı sahneler... Sanırım o zamana kadar onun duygularından gerçekten emin olamazsınız. 
Kitap mükemmel ötesi. Lütfen uslu bir çocuk olun ve beni dinleyin :)) Pişman olmama garantisi veriyorum. Kaybedecek bir şeyiniz yok,  bu yüzden hemen bir kitabevine doğru yola koyulun.

"Teşekkürler," diye mırıldandım ve sessizce, "öküz" diye ekledim.
Gür ve gırtlaktan gelen bir kahkaha patlattı."Bu, hanımefendiliğe pek yakışmadı Kedicik."
"Biliyordun. Dinliyordun."
"Tabi ki." Göz kırptı. "Ben senin annenim. Bizim işimiz bu."
"Gizlice konuşmaları dinlemek mi?" 
"Evet. Neler olduğunu başka nasıl bileceğim?" diye sordu masum bir ifadeyle. 
Bir yanım sinir olmuştu ama diğer yanım durumdan memnundu. "Hep bu kadar sıcak ve cıvıl cıvıl mısındır?"
Yanımdan geçti ve suyu kapattı. "Daima. Yön tarifi için uğradığın erkeklere genelde yiyecekmiş gözüyle bakar mısın?"
"Kapıyı hep yarı çıplak mı açarsın?"
"Daima. Hem soruma cevap vermedin. Hep gözünü mü dikip bakarsın?"
Yanaklarıma ateş bastı. "Gözümü dikip bakmıyordum." 
Karanlıkta söyleyecek bir söz aradım. "Parlıyor muyum?"
"Aynı bir Noel ağacı gibi." 
"Sadece tepedeki yıldız gibi değil miyim?"
Yatak biraz yaylandı ve elinin koluma sürtündüğünü hissettim. "Hayır. Parıl parılsın. Güneşe bakmak gibi bir şey bu."
İşte bu tuhaftı. Elimi havaya kaldırdım, karanlıkta hatları belli belirsiz seçiliyordu. "O zaman uyuman zor olacak."




0 yorum:

Yorum Gönder

 

Once Upon A Time Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review