30 Temmuz 2013 Salı

OPAL- LUX 3 / Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 15:05 5 yorum
Kimse Deamon Black kadar baştan çıkarıcı olamaz!

Bu seri artık beni çileden çıkarmaya başladı. Bir serinin bu kadar bağımlılık yapması gerçekten mümkün mü? Sanırım öyleymiş. Kitabı elimden bırakmak istemedim ancak hızlı bitmesini de istemiyordum. Galip gelen duygu tabiki de kitabı bir çırpıda bitirmek oldu:) 


Sanırım kitabın büyük bir kısmında olacaklar tahmin edilebilirdi. Ama yine de okurken zevk aldım. Deamon ve Katy'nin aşkı daha çok ortaya çıkmaya başladıkça delirecek gibi oldum. 


Benim neden bir Deamon'ım yok ki !! Kitabın sonu neydi ayrıca..? Hiç beklemeyeceğim bir şok yaşadım ve gerçekten algılayabilmek için bir kere daha okumak zorunda kaldım.MUHTEŞEMDİ! Diğer kitabın çıkmasını beklemek resmen bana acı veriyor. Beni dinleyin ve lütfen bu kitabı okuyun. Pişman olmama garantisi veriyorum :) İyi okumalar...



"İçimde az önce şeytanla anlaşma imzaladık, o da ilk doğan çocuğumuzu isteyecekmiş gibi bir his var."
Deamon kaşlarını oynattı. "Çocuk mu istiyorsun? Bunun için önce..."
"Kapa çeneni!" 
Üzerinde tişört yoktu. Dışarıda bir metre kar varken o hala yarı çıplak geziyordu. 
Neredeyse gözlerimi devirecektim ama bunun için gözlerimi, göğsünden... ve karnından ayırmam gerekiyordu. Cidden daha sık tişört giymeliydi. 
"Ne yalan söyleyeyim, kardeşimi ne kadar sevsem de yatak odandan olmasıyla ilgili ne düşüneceğimi bilemiyorum. Bölgemi işaretlemem gerektiğini hissediyorum."
"Kapa çeneni."
"Ah şu patronluk taslaman yok mu, öldürüyor beni. Feci seksi."
Deamon'ın yüzünü görünce kıkırdadım, daha yeni edindiğim olgunluk tuzla buz oldu. "Seni özledim," diye itiraf ettim.
"Biliyorum. Bensiz yaşayamazsın."
"Sana söyleyeyim. Benim asıl mükemmel..." 
"İğrençleşme."
Kıvranmama neden olacak bilmiş bir kıkırdamayla elini, kolumdan aşağıya, oradan da belimin üzerine kaydırdı, baldırımı yakalayıp, bacağımı kalçasına doladı."Sen de amma fesatsın. Her açıdan mükemmel olduğumu söyleyecektim.
"Anne.." Deamon'ın kolunu çekiştirdim. Kıpırdamadım.
Annemin yüz ifadesi aynı kaldı.
İç çektim. "Anne, sen evdeyken seks yapacak değiliz herhalde."
"Öyle mi tatlım? Seksi sadece ben evde yokken yaptığınızı bilmek güzel."
Deamon gülememek için uğraşırken öksürdü. 
"...üçüncü kurala gelince, benim muhteşemliğime odaklanacağız."
Tamam. Artık kendimi tutamadım, ağzım kulaklarıma vardı. "Galiba bu kurallarla başa çıkabilirim."
"İyi edersin çünkü bu kuralları çiğneyene ceza var."
"Ne cezasıymış bu?"
Kıkırdadı. "Muhtemelen hoşuna gidecek türden." 
Gözlerini devirdi. "Beni sadece vücudum için seviyorsun. İtiraf et."
"Şey, evet..."
Kirpiklerini kaldırdı, gözleri mücevher gibi parladı. "Kendimi seks objesi gibi hissediyorum."
Bir kahkaha patlattım. 
Kıpırdandı, ellerini sırtımda gezdirdi. "Ama bu konuda biraz düşündüm."
"Ne zaman? Eve kadarki on dakikalık yolda mı?"
"Bence evime ev demen çok hoş."
Gülümsemesi, gözlerine yayıldı. gözlerinin açık rengi koyulaştı. "Aklıma gelmişken, burası benim evim. Tapuda benim adım yazıyor. 
Deamon sokularak beni öptü ve işte, karşınızdaki kişi akıllara zarar güzellikte bir şey söylediğinde yanıt vermeye ihtiyaç olmadığını o anda öğrendim. 
Ona tekrar vurdum, bu sefer daha sert bir şekilde. "Delisin sen."
"Deliliğime bayılıyorsun ama."
"Pişman olacak ya da endişe edecek bir şey yok. Bill'i kimse öldürmeyecek."
Emniyet kemerimi çözerken hafifçe güldüm. "Blake. Onun adı Blake."
Deamon kontak anahtarını çıkardı, gözlerinden neşe pırıltısı saçarak arkasına yaslandı."Ben ona ne dersem, adı o." 
"Beni ödüllendirdin mi?" Güldüm. "Tanrım, sadece sen birini öpmenin ödül olduğunu düşünürsün."
"Öyle olduğunu sen de biliyorsun. Dudaklarım hayatları değiştirir, bebeğim."
"Şey, Dee, burada geçilmez levhasının olduğunun farkında mısın?"
Dikiz aynasından Dee'nin ağzının kulaklarına vardığını gördüm. "Bence o bir tavsiye, kural değil." 


20 Temmuz 2013 Cumartesi

GÖLGELER / Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 12:13 0 yorum
HATIRALARIN GÖLGESİNDE BİR KASABA, HÜZNÜN VE GİZEMİN ORTASINDA KALMIŞ BİR SEVGİ!

Kitabı okumaya ilk başladığımda güzel bir kitap olduğunu ama yeterince ilgi çekici olmadığını düşünmüştüm. Sonra da pek heyecanlı gelmemişti ve en iyi kitap kategorime kesinlikle giremez diye düşünüyordum. Ama nedense tüm bu düşüncelerime rağmen kitap elimden bir türlü düşmüyordu.
 Dışarı çıktığımda bile kitabı yanıma aldım ve yine ilk günümden bitti. Tahmin edilemeyecek kadar sürükleyici bir kitaptı.


Kitabın konusuna gelirsek, Abby yakın zaman içinde en yakın arkadaşını kaybediyor ve tabi ki onun öldüğüne inanmıyor. Ortada bir ceset veya onun öldüğünü kanıtlayabilecek bir şey yok. Abby'ye kalırsa, onun ölmesi için hiçbir neden de yok. Kristin'in hemen bir yerlerden çıkıp geleceğini düşünüyor. Sonra kızın ailesi boş bir tabut gömüyor ve Abby o sırada daha önce hiç karşılaşmadığı bir çocuk görüyor -Caspian.


Daha sonra Abby, yavaş yavaş bu çocuğa aşık olmaya başlıyor ve birden konu açılıyor. Kristin gerçekten öldüyse neden olabilir? Caspian, Abby'yi bunu araştırması için teşvik ediyor. Bu yüzden Abby, en yakın arkadaşının odasına gidip günlüğünü buluyor. Kristin'i hep yazarken gördüğü günlüğü... Daha sonra Kristin'in yatağının altında bir günlük daha olduğunu fark ediyor. 


İki günlük karşılaştırılınca, iki farklı insan yazmış gibi görünüyor. Abby ise en yakın arkadaşının ondan bazı sırlar sakladığına hala inanamıyor ve kalbi kırılıyor. Olaylar ise burdan sonra başlıyor diyebilirim.


Evet, başta çok sarmadı kabul ediyorum. Ama sonra sırlar hemen beni içine çekti ve kitaptan gerçekten hoşlanmaya başladım.Kitabın sonlarında, yazar bana büyük bir şok geçirtti diyebilirim. Hiç beklemediğim bir gerçekle karşılaştım. Kitabı okurken idare eder bir kitap diye düşünüyordum ama bitirdikten sonra -İnanılmaz bir kitaptı. İmkansız nasıl böyle bir şey olur. Hemen ikinci kitabını almalıyım :))- diye düşünmeye başladım. Her neyse mükemmeldi serinin devamını bekliyorum, iyi okumalar.

18 Temmuz 2013 Perşembe

MELEK / Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 05:46 0 yorum
EN İYİ MELEK, ÖLÜ MELEKTİR.

Bu kitap beklediğimden çok daha güzel bir kitaptı. Hatta o kadar beğendiğim ki bir kere okumak yetmedi. 

Tahmin edebileceğiniz gibi yine melekler söz konusu. Ama ilginç bir şekilde, bu kitapta meleklerin kötü oldukları anlatılmış. Sanırım kitabı ilginç kılan ögelerden biri de buydu. 


Yaratıcı ve sürükleyici bir kitap olmuş. Bazı sahneleri çok beğendim ve dediğim gibi tekrar okudum. Ayrıca kitapta herkesin beğeneceği türden bir aşk geçiyor. Daha çok kötü çocuk ve iyi kız aşk gibi de denebilir.


Ana karakterimiz Willow Shields. O tam anlamıyla bir insan değil. Ama melek de değil. O bir melez. Yani yarı melek de denebilir. Tabi o diğer meleklerden farklı. İnsanların ruhlarıyla beslenmesi gerekmiyor. Onu bir insandan farklı kılan özelliğinin sadece insanların geleceklerini görebilmesi olduğunu düşünüyor. Ama aslında sadece bu değil. Onun içinde yaşayan bir melek var ve ne zaman ihtiyaç duysa Willow'u korumaya hazır.


Etkileyici ve değişik bir konusu var. Tabi bir de meleklerin, diğer kitaplardakilerden kötü olması nedeniyle benden artı puan kazanıyor. Beğendiğim bir kitaptı. Paranormal aşk kitaplarını seviyorsanız okumalısınız bence. Özellikle şuan da ikinci kitabı da çıkmışken.

17 Temmuz 2013 Çarşamba

KIŞ BAHÇESİ / Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 10:44 0 yorum
Hayran olduğum yazardan bir diğer kitap "KIŞ BAHÇESİ"
 BAZEN ANNENİN GEÇMİŞİNE BİR KAPI ARALADIĞINDA KENDİ GELECEĞİNİ BULURSUN...

Kitabı bitirmeden elimden bırakamadım. Gerçekten çok sürükleyici bir kitap. Kafamda bazı şeyler aydınlığa kavuştukça yüzümdeki şapşal sırıtmaya engel olamadım. Kitaptaki ana karakterler, birbirlerine taban tabana zıt kardeşler. Bu bana, beni ve ablamı düşündürmedi değil. Biri aile sevgisinin peşinde diğeri ise hayallerinin peşinden koşuyor. Bir de onlara aşırı mesafeli davranan bir anneleri var. Bu iki kardeşi bir araya getiren sebep, babalarının ölümcül hastalığı. Ölüm döşeğindeki babalarının ise tek bir arzusu var: Masal son bir kez anlatılacak; sonuna kadar.


Anne ve kızları yakınlaştıkça hem gülmekten hem de ağlamaktan kendinizi alamayacaksınız.


SEVGİ UĞRUNA YAPTIKLARIMIZ / Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 10:30 0 yorum
Kristin Hannah'tan yine müthiş bir kitap ...
YÜREK BURKUCU... HEM ACI HEM TATLI

Kristin'ın kitapları gerçekten büyüleyici. Önce kalbinizi kırıyor, sonra da hepsini bir araya geri topluyor. Kimi zaman gözlerinizin dolmasına engel olamıyorsunuz ve yanaklarınız sırılsıklam oluyor. Kimi zaman da sizi kahkahalara boğuyor.


 Bu kitap gerçek hayatın ta kendisi. Kesinlikle büyük küçük herkes okumalı. Gerçek sevgi kavramının üstünde durulmuş bir kitap ve okuyan herkesin bir kez daha çevresine bakmasını sağlıyor. Durup yaptığınız seçimler hakkında düşünüyorsunuz. Mendilinizi ve kitabınızı alıp rahat bir yere uzanın ve kendinizi kitabın büyüsüne bırakın. Kitaba bayılacaksınız.


Hamile kalan ve annesi tarafından terk edilen genç bir kız ile yıllardır bebeğe özlemi olan bir kadının hikayesi. Ben gerçekten çok etkilendim. Gerçi Kristin'in tüm kitapları, beni fazlasıyla etkiliyor. 

"Bazen sanki paramparça olmuşum gibi hissediyorum."
"Böyle zamanlarda sadece nefes alıp vermeye devam ederiz. Başka bir şey yapamayız."
"Sen çok çabuk umutlanıyorsun Angie. Bizi mahveden biraz da buydu. Nasıl vazgeçeceğini bilmiyorsun."
"Elimden umuttan başka bir şeyim yok."
Bu da geçer, derken ne kadar da haklıymış. Hayat bir şekilde sürüp gidiyor ve sen de ona ayak uydurmak için elinden geleni yapıyorsun. Kırık bir kalp iyileşir. Bütün yaralar gibi onun da izi, anısı kalır ama bir süre sonra geçer. Önce bir saatin, ardından da bir günün sen farkına varmadan geçtiğini görürsün. 

GÖLGE HIRSIZI / Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 10:15 0 yorum
Çok merak ederek başladığım bir kitaptı. Bazı sitelerin bu kitaba yağdırdıkları övgüleri okumuştum ve güzel bir kitap olduğunu düşünmüştüm.Evet kabul ediyorum, kötü bir kitap değildi. Ama beklediğim gibi de bir kitap çıkmadı. 

Daha gerçekçi olmasını beklerdim. Çünkü kitabın konusu; yalnız bir çocuğun başka insanların gölgesini çalması ve onların üzüntülerini anlaması. Kötü bir kitap değildi ama beklentilerimi karşılayabildiğini düşünmüyorum. Kitabın içinde geçen aşkı çok arka plana itmişler.


Olayları içimde yaşayamadım ve bu da benim için büyük bir sorun oldu sanırım. Karakterlere yeterince bağlanamadım.


Hikaye güzel olabilir ama kitapta eksik bir şeyler vardı. Ne yazık ki diğer okuyucuların aksine bu kitabı övemeyeceğim. Beni derinden etkilemedi. Merak edenler bir göz atsın derim. Çok güzel alıntılar olan bir kitap. Ama kesinlikle benim tarzım değilmiş :(


"Zaman sadece geçermiş gibi yapıyor.En basit anlar,içimize hiç silinmemecesine demir atmış duruyorlar."
"İnsan hayatındaki bazı değerli anlar küçük rastlantılara bağlı olabilir."
"Tanrı'ya inanın ya da inanmayın,bir anne asla tam olarak ölmez,sevdiği çocuğun kalbinde ölümsüzdür o."

15 Temmuz 2013 Pazartesi

SENDEN ÖNCE BEN / Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 04:28 0 yorum
Mucizelere inanmıyorsanız durup bir kez daha düşünün...

Son zamanlarda çok popüler bu kitabı, ben de okumasam olmazdı. Eminim siz de birçok yerde bu kitabın tanıtımlarını görüyorsunuzdur.


Kitabı beğendim. Gerçekten sürükleyici bir kitaptı. Bir oturuşta okudum da denebilir :) Beğendim beğenmesine de, sanki bir şeyler eksikti. Neyin eksik olduğunu, ben de tam kavrayamadım. Sanırım duygular biraz sığ geçilmiş.


Güzel karakterler, güzel bir konu ama bir şeyler oturmamış bir nedenden dolayı. Ama okuduğuma da memnunum aslına bakarsanız. 


Başka bir arkadaşıma da okuttum. O da benimle aynı fikirde olduğunu söyledi. Bir şeylerin eksik olduğunu... Bir de arkadaşım kitabın sonunun çok tahmin edilebilir olduğu için sevmediğini söyledi. Ancak ben bu sorunu yaşamadım. Bence son da gayet uyumluydu. Sevdim hem de çok sevdim. Ama dediğim gibi dört dörtlük değildi ne yazık ki.


Konusu ise Lou'nin işten çıkarılması ve yeni bir iş aramasıyla başlar. Parası iyi olan bir bakıcılık işi bulur ve işe kabul edilir. Huysuz, sinirli ve hiç de cana yakın olmayan Will'in bakıcılığını yapmak istememektedir ama daha kazançlı bir iş bulamadığı için orada çalışmaya başlar. Kitabı okurken Will'in yerine koyacaksınız kendinizi ve onu anlamaya çalışacaksınız. Çekici bir sevgiliniz, geniş ve kaslı bir göğsünüz, macera ruhunuz, paranız, hayalleriniz ve yaşama ruhunuz var ama geçirdiğiniz bir kaza nedeniyle sakat kaldınız. Elinizdekiler birden uçup gitti. Ne yapardınız? Gerçek aşkın peşinden koşup hayata mı tutunurdunuz yoksa Will gibi, kendinizi ölümün pençelerine bırakmayı tercih mi ederdiniz? 


AŞK VARDIR, AMA İNANMAKTAN VAZGEÇME.

HALE / Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 04:10 0 yorum
Bu kitaba da biraz ön yargılı başladığımı itiraf etmek zorundayım. Yine mi bir melek kitabı?, diye düşünmedim değil. Ancak her zamanki gibi yanıldığımı anladım. Kitap ne yazık ki çok heyecanlı bir yerinde bitirilmiş. Bu yüzden serinin diğer kısımlarını büyük bir heyecanla bekliyorum. 

Bu kitabı okurken karşı konulamaz bir aşkın içinde bulacaksınız kendinizi. Ben de kendimi Xavier'e karşı olan duygularım arasında buldum aniden. Hatta kitap bittikten sonra onu rüyamda gördüğüm gerçeğini sizden saklayamam :) 


Sonra aynı kitabı ablama ısrarla okuttum ve bana fazla ilgisini çekmediğini söyledi. Fazla dini bulduğunu iddia ediyor :)) Özellikle "Temizlik imandan gelir." gibi çeviriden kaynaklanan sorunlar nedeniyle :D 


Yazar, bu kitabın eğitici olmasını istemiş. Ne var ki, kitap bunu rahatsız edecek kadar belli ediyor. ( dövmeler kötüdür, temiz olmak gerekir, evlenene kadar seks yapılmamalı...) . Ama sizde benim gibi, romantik ve maceralı kitaplardan hoşlanıyorsanız bir göz atmanızı tavsiye ederim. Ancak ne yazık ki dört dörtlük değil. Sanırım bunu da yazarın 18 yaşında olmasına bağlayabiliriz.

AŞK, KÖTÜLÜĞE KARŞI KOYABİLECEK KADAR GÜÇLÜ MÜDÜR?

AYNI YILDIZIN ALTINDA / Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 03:38 0 yorum
Bu kitap beni gerçekten de çok derinden etkiledi. Hazel'in annesini üzmemek istemesi, Ausgustus'un şefkati, Isaac'in hayata sıkı sıkı tutunması... Sanırım bu kitap bize, ne kadar şanslı olduğumuzu tekrardan hatırlatıyor.

Konusu gerçekten de birçok kitaptan farklıydı. İki tane hasta genci konu alan pek kitap görmüşlüğüm yok. Sanırım bu da kitabı beğenmemde büyük rol oynuyor.


Tam benlik bir kitaptı aslına bakarsanız. Ben de genellikle, bu kitap gibi yoğun duygular taşıyan kitapları severim. Bu yüzden yazar, okuyuculara bazı duygular hissettirme konusunda oldukça başarı yakalamış.


 Yıldızların hastalık ile sağlık, ölüm ile yaşam arasına çektiği ince çizgi arasında gidip gelen iki gencin, sayılı günlerinde sonsuzluğu bulma hikayesi... Büyük küçük, herkesin okumasını tavsiye ettiğim bir kitap. Aynı zamanda aklınızda bir sürü soru işareti de bırakacak. 


Sevilecek miyim? Hatırlanacak mıyım? Bu dünyada bir iz bırakabilecek miyim?


Mendillerinizi yanınızdan ayırmayın çünkü kitap bittiğinde hüngür hüngür ağlarken bulacaksınız kendinizi.



"Acı olmadan mutluluğun değerini bilemeyiz."                                     - Augustus
''Bana niye öyle bakıyorsun ? ''
Augustus hafifçe tebessüm etti. '' Çünkü güzelsin. Güzel insanlara bakmaktan keyif alıyorum . ''

'' Beni tanımıyorsun bile.'' dedim. Konsolda duran kitabı aldım. ''Bunu bitirdiğimde seni ararım olmaz mı ? ''
''Ama cep telefonu numaram sende yok.'' dedi
''Kitabın içine yazdığından şüpheleniyorum.''
O şapşal gülümseme yüzüne yayılıverdi. ''Bir de birbirimizi tanımıyoruz diyorsun.''

''Sabırlı ol çekirge '' diye nasihat verdim. ''Aşırı istekli görünmek istemezsin.'' ''Evet o yüzden yarın dedim.''dedi ''Seni bu akşam yine görmek istiyorum ama tüm gece ve yarının büyük kısmını beklemeye razıyım.''
''Kalp nerdeyse,yuva ordadır.''

'' Öyle bir zaman gelecek ki,'' dedim,''hepimiz ölmüş olacağız.Hepimiz. İnsanların var olduğunu veya türümüzün herhangi bir bir şey yaptığını hatırlayabilecek tek bir insan evladının bile kalmadığı bir zaman gelecek. Sizi beni bırakın,Aristoteles veya Kleopatra'yı bile hatırlayan kimse kalmayacak.Yaptığımız,inşa ettiğimiz,yazdığımız,düşündüğümüz,keşfettiğimiz her şey unutulacak ve tüm bunlar '' elimle herkesi kapsayacak bir hareket yaptım,'' boşa olacak.Belki o zaman yakındadır,belki de milyonlarca yıl uzakta ama güneşin çökmesinden sağ kurtulsak bile sonsuza kadar yaşamayacağız."

''Seni seviyorum ve doğru şeyleri söylemek gibi basit zevklerden kendimi mahrum etmeye pek meyilli değilim.Seni seviyorum ve sevginin boşluğa atılan bir çığlık olduğunu ve unutulmanın kaçınılmazlığını,herkesin ölüme mahkum olduğunu ve tüm çabamızın toza dönüşeceği bir günün geleceğini biliyorum ve güneşin elimizdeki tek dünyayı yutacağını da biliyorum ve seni seviyorum.''

''Dünya bir dilek gerçekleştirme fabrikası değil. ''




ONİKS- LUX 2 / Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 03:12 0 yorum
HER ŞEY DEĞİŞMEK ÜZERE...
Bu kitapta yazarımız yine mükemmel bir iş çıkarmış. Sanırım, sizi en çok şaşırtacak karakterimiz Deamon olacak. Çünkü öküz Deamon'ımız, romantik ve şaşırtıcı derecede iyi niyetli birine dönüşecek. Katy'e çiçekler, içecekler, kurabiyeler alacak. Öküz Deamon'ı herkes sevse de, yeni Deamon da hemen kalbimizi çalmayı başaracak. Ancak Katy, Deamon'ın ona böyle davranmasını, aralarındaki garip uzaylı bağına bağlayacak. Tabi bir de kasabaya yeni gelen çocuk Blake var. Onun da normal bir insan olmadığını, söylemeden geçemeyeceğim. Ayrıca Blake, Katy'den hoşlanmaya başlayacak ve Deamon'ın kıskançlıkları sizi çileden çıkaracak. Deamon'ın kitapta Blake'e, kendi ismi dışında her türlü seslenmesi de sizi bol bol güldürecek ve sırıtmanıza engel olamayacaksınız.Biff, Benjamin, Bradd, Boriss, Bart, Ben... Deamon sizi defalarca kahkahalara boğacak.Ayrıca çok değişik olasılıklarla karşılaşacaksınız. Demon'ın ikiz kardeşi Dawson, hala yaşıyor olabilir mi? Yaşıyorsa, ona napıyorlar? Yine çok sürükleyici bir kitap olmuş. Üçüncü kitabı okumak için sabırsızlanıyorum.

Deamon gülerek ellerini havaya kaldırdı. "Ne olmuş yani? Komikti ama. Bo'nun yüzündeki ifade paha biçilemezdi. Bir de sana verdiği öpücük var ya...Neydi o be? Yunusların bile daha güzel öpüştüğünü görmüştüm."
"Onun adı Blake!"Bu kez sertçe bacağına yumruk attım."Sen de bunu adın gibi biliyorsun! Böyle davrandığına inanamıyoru"m.Ayrıca, yunus gibi de öpüşmüyor."
"Gördüğüm kadarıyla öyle öpüşüyor."
"Arkadaş olamayız demiyorum çünkü olmak istiyorum. Senden çok hoş..." Çok fazlasını söylemeden sözlerimi yarıda kestim. "Baki deminki şeyler hiç olmadı farz ediyorum. Bunu, giribin etkisine ya da beynimi zombilerin yemesine bağlayacağım." 
"Yere yapışmış haldeyim. Ava çıktım. Peşindeyim." Çamaşır odasından fırladım ve koridorda hoplaya zıplaya yürümeye başladım, kollarımı, Labirent filmindeki seksi pembe kuklalardan biri gibi başımın etrafında sallıyordum. "Bir koku ve bir ses, kayboldum ve bulundum. Kurt gibi açım. Çizgi üstünde bir şey uyumsuzluk ve uyak...falan filan, la la la..." Boynuma bir sıcaklık yayıldı.
"Orada 'Uluyorum, bağırıyorum. Peşindeyim,' diyor. Falan filan demiyor."
Gür sesten ürkmüş bir şekilde çığlığı bastım ve hızla arkamı döndüm. ayağım, zeminin iyi temizlenmiş kısmında kaydı ve kıç üstü yere oturdum.
"Ayy," diye soludum göğsümü tutarak. "Galiba kalpten gidiyorum."
"Galiba kıçını kırdın." Deamon'ın sesi, kahkahayla doluydu.
Dar koridorda yere serilmiş şekilde nefes almaya çalışıyordum.
"Bu ne be? İnsanların evine elini kolunu sallayıp mı girersin sen?"
"Bir de, bir anda şarkıları katleden kızları dinler miyim? Eh, evet, adetimdir bu. Aslında bakarsan, kapıyı birkaç kez çaldım ama...şarkı söylemeni duydum ve kapın kilitli değildi." Omuz silkti. "Ben de içeri girmekte sakınca görmedim.
"Orası anlaşılıyor." Ayağa kalkıp yüzümü buruşturdum. "Of ya, belki de kıçımı kırmışımdır."
"Umarım kırmamışsındır. Kıçının hayranıyım." 
Odayı geçip önümde durdu. "Isırmam."
"Sevindim."
"Tabi ısırmamı istersen o başka," diye ekledi şeytani bir gülümsemeyle. 
DEAMON BLACK:
Dudaklarıma değen dudakları kıvrıldı. "Bayıldım."
İşte, yine o berbat tıkanma hissi gelmişti. Sanki göğsüme yumruk yemiş gibiydim ama iyi anlamda. İnsanın göğsüne iyi anlamda nasıl yumruk yiyebileceği beni aşıyordu ama bu duygu hoşuma gitmişti.
"Deamon."
"Cidden, ne istiyorsun?" Hemen dibimde bitti ve arkaya doğru bir adım atmak zorunda kaldım.
"Özür dilemeye geldim."
"Ne?" Şaşırmış, afallamış, kalakalmıştım. "Yine mi özür dileyeceksin? Ne diyeceğimi bilmiyorum doğrusu nutkum tutuldu."
Deamon kaşlarını çattı. "Benim de duygularım olması ve bu yüzden... neden olabileceğim şeyler yüzünden kendimi kötü hissetmemin senin için çok büyük bir sürpriz olduğunu biliyorum."
"Dur, bunu kaydetmem lazım. Bekle de telefonumu alıyım." 
"Sadece sana sarılabilir miyim?"
"Bütün...bütün istediğim bu."   
-Deamon Black

OBSİDİYEN- LUX 1 / Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 02:46 0 yorum
 Tamam kabul ediyorum. Bu kitap başta beni korkuttu. Okumak istemedim çünkü lanet olası uzaylı saçmalıklarıyla dolu bir kitap olacağını düşündüm. Ama daha sonra elimdeki kitaplar tükendi ve ben de bu kitabı okursam hiçbir şeyimin eksilmeyeceğinin farkındaydım. Biraz isteksiz başladım kitaba. Ama daha ilk sayfadan, hatalı olduğumu sezmeye başladım. Baş karakterimiz Katy'nin de bizim gibi bir Blog'u varmış. Tabi ki bu, karaktere yakınlaşmamı kolaylaştırdı. Sonra bir de Dee var. Sevecen karşı komşu. Katy ile yakın bir arkadaşlıkları var ve tek sorun onun ikiz kardeşi Deamon. Deamon öküzün teki ve çoğunlukla onu boğazlamak istedim. Daha kötüsü ise bu hıyarlıklarına rağmen kalbimi çalmayı başardı. Sanırım Katy'nin de kalbini çalmayı başarıyor. Ancak karakterimizin aklı biraz karışık. Çünkü Deamon'ın duyguları fazlasıyla değişken-  yoksa sadece Katy'nin, onun duygularını mı anlamasını istemiyor? -Bunu, kitabı okuduktan sonra tabi ki öğreneceksiniz. Ayrıca bu gizemli ve fazlasıyla mükemmel kardeşlerin bir sırrı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Evet, onlar uzaylılar. Yüz ifadenizin değiştiğini tahmin edebiliyorum. Ama merak etmenize gerek yok, emin olun okuduğunuz için bana minnettar kalacaksınız. Deamon ve kasabada yaşayan diğer uzaylıların gücü sizi alıp bir hortumun içine sürükleyecek. Özellikle de Deamon'ın aşırı korumacı davranışları ve kıskançlıkları sizi yiyip bitirecek. Kitabı elinizden bırakmadan tek okuyuşta bitireceksiniz- benim gibi :) - ve daha fazlası için yalvaracaksınız. Kitabı anlatmak istemiyorum çünkü bu kitabı okurken öğrendiğiniz her bilgi, gözlerinizi fal taşı gibi yuvalarından fırlatacak.  Kitabın sonunda yazarımızdan küçük de bir sürpriz var. Deamon'ın bakış açısından bazı sahneler... Sanırım o zamana kadar onun duygularından gerçekten emin olamazsınız. 
Kitap mükemmel ötesi. Lütfen uslu bir çocuk olun ve beni dinleyin :)) Pişman olmama garantisi veriyorum. Kaybedecek bir şeyiniz yok,  bu yüzden hemen bir kitabevine doğru yola koyulun.

"Teşekkürler," diye mırıldandım ve sessizce, "öküz" diye ekledim.
Gür ve gırtlaktan gelen bir kahkaha patlattı."Bu, hanımefendiliğe pek yakışmadı Kedicik."
"Biliyordun. Dinliyordun."
"Tabi ki." Göz kırptı. "Ben senin annenim. Bizim işimiz bu."
"Gizlice konuşmaları dinlemek mi?" 
"Evet. Neler olduğunu başka nasıl bileceğim?" diye sordu masum bir ifadeyle. 
Bir yanım sinir olmuştu ama diğer yanım durumdan memnundu. "Hep bu kadar sıcak ve cıvıl cıvıl mısındır?"
Yanımdan geçti ve suyu kapattı. "Daima. Yön tarifi için uğradığın erkeklere genelde yiyecekmiş gözüyle bakar mısın?"
"Kapıyı hep yarı çıplak mı açarsın?"
"Daima. Hem soruma cevap vermedin. Hep gözünü mü dikip bakarsın?"
Yanaklarıma ateş bastı. "Gözümü dikip bakmıyordum." 
Karanlıkta söyleyecek bir söz aradım. "Parlıyor muyum?"
"Aynı bir Noel ağacı gibi." 
"Sadece tepedeki yıldız gibi değil miyim?"
Yatak biraz yaylandı ve elinin koluma sürtündüğünü hissettim. "Hayır. Parıl parılsın. Güneşe bakmak gibi bir şey bu."
İşte bu tuhaftı. Elimi havaya kaldırdım, karanlıkta hatları belli belirsiz seçiliyordu. "O zaman uyuman zor olacak."




 

Once Upon A Time Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review