Çok güzel bir kitaptı...O kadar güldüm ki anlatamam hatta neden bu kadar güldüğümü ben de bilmiyorum :)) Ancak inanın bana bu kitap yüzüme çok şapşal bir gülümseme yerleştirdi.Tek kelimeyle B-A-Y-I-L-D-I-M.
“As long as the sun’s shining, shit can’t be that bad.”
Avery'nin tek istediği yeni bir yaşama başlamak. Tabi Cameron'la aynı apartmanda yaşaması her şeyi daha mükemmel kılıyor!
Cam, Avery'e sayamadığım kadar çok fazla kere (böyle bir tamlama türkçede var mı emin değilim :)) çıkma teklif ediyor. Avery malı da çok affedersiniz ama her seferinde reddediyor. Böylece Cam'ın koşuşturmalar başlıyor :D Her pazar günü kurabiye ve yumurtayla kapının önünde ...
“I'm beginning to think cookies is a code word for something else."
"Maybe it is." He tugged on my bag again as he took a confident step back, forcing me down another step. "And just think about it. If cookie was a code word, whatever it symbolizes, it's been in your mouth, sweetheart.”
Avery malı dediğime bakmayın. Onu da çok sevdim. Bunu inkar edemem. Jacob'ı da çok sevdim. Herkesi çok sevdim ben bu kitaptaki. Tabi bir de her iki karakterimizin de geçmişinde olan problemleri var. Ancak bunu siz de benim gibi zamanla öğreneceksiniz.
Bir diğer bilmeniz şey de bu kitabı okuyanlar ya çok seviyor (ben) ya da nefret ediyor. Nedenini anlayamadım açıkçası. Bu kitaptan bir insan nasıl nefret edebilir ki! Ancak gerçek bu. Bence siz de sevip sevmeyeceğinize okuduktan sonra karar vermelisiniz.
İyi okumalar...