19 Ekim 2014 Pazar

MISS PEREGRINE'S HOME FOR PECULIAR CHILDREN / Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 02:48 0 yorum
Bu kitap fotoğraflarla zenginleştirilmiş çok ilginç bir kitap. Konusu da aslına bakarsanız çok ilginç başlıyor. Ancak ne yazık ki gizem çözüldükten sonra o kadar da ilginç kalmayı başaramıyor.

Yine de bir sürü korkunç resime bakmak bana inanılmaz bir zevk verdi. Hatta bazı resimlerden gözümü çok uzun bir süre boyunca alamadım. ( özellikle de bu fotoğrafların eskiden birçok farklı artist tarafindan çekilmesi beni fazlasıyle şaşırttı. )
Konusuna gelirsek, dedesinin Jacob'a küçükken hep gösterdiği fotoğraflar ile başlıyor. Dedesi 'arkadaşım' dediği bu kişilerin fotoğraflarını gösteriyor ancak fotoğraflar Jacob'a gerçekçi görünmüyor. Kafası olmayan bir çocuk, iki gölgesi olan kız, havada meditasyon yapan kız... Olağandışı öyle değil mi?
Bir gün Abe (Jacob'un dedesi) Jacob'ı arıyor ve ona eve gelmemesini söylüyor. Gerekçesi ise ondan başka kimsenin göremediği canavarlar. Tabi ki Jacob büyükbabası için endişeleniyor ve hemen eve gidiyor. Onu ölmek üzereyken görmek hiç yardım etmiyor tabi ki. Abe söz sözlerini zor da olsa söylemeyi başarıyor ancak bu sözler Jacob için bir bilmeceden farklı değil.

Her şeye rağmen Jacob dedesinin son sözlerini yerine getirmekte kararlı. Abe'in yetiştiği ayricaklıklı (aslına bakarsanız tuhaf demek daha doğru olur) çocukların yaşadığı bir adaya gitmesi lazım. Tabi öyle bir yer gerçekten varsa... Tam da o sırada Jacob ağaçların arkasında saklanan canavarımsı bir şey görüyor. Bunu ailesine söylemesi de başka bir hata tabi ki. Jacob psikoloğa gitmeye başlıyor. Daha sonra ise gerek macera başlıyor...

Biraz fazla çocuk kitabı gibiydi bana kalırsa ama okuduğuma çok ama çok memnunum. Yazarın bu fotoğrafları koyma fikri gerçekten dahiyane. Ancak itiraf ediyorum, ikinci kitabı okuma fikri birazcık beni düşündürüyor.

UGLY LOVE / Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 02:22 0 yorum
Bu kitabı CoHo'nun diğer kitapları kadar sevmeye o kadar çalıştım ki... Kelimelerle anlatamam kendimi ne kadar zorladığımı ama üzülerek söylüyorum ki CoHo beni şaşırttı. Genelde her kitabını fazlasıyla beğenirim ve ilk hafta içinde 3-4 kere okurum. Ancak bu sefer öyle olmadı ve olacağını sanmam.

Kitap aslına bakarsanız sürekleyici başlıyor. Tate abisinin evine yerleşmek için geldiğinde kapının önünde sarhoş bir adam görüyor ve kapıyı açmaktan korkup abisini arıyor. Abisi de tabi en güvendiği komşusunu ona yardım etsin diye arıyor. Ne oluyor dersiniz? Yerdeki sarhoş adamın telefonu çalmaya başlıyor :) Boylece Tate onu bir şekilde kaldırıyor ve içeriye girmesine yardım ediyor. Birden bu yabancı (ve yakışıklı) çocuk bir bebek gibi ağlamaya başlıyor.


Zamanla Miles (komşu çocuk) ile Tate arasında bir ilişki başlıyor (oldukça karmaşık bir ilişki). Tate besbelli çocuktan hoşlanıyor (tabi bence Miles da hoşlanıyor ama neyse). Böylece iki tarafında mutlu olması için  sadece sekse dayanan bir ilişkiye başlıyorlar. Ve tabi bir de Miles'in koyduğu iki kural var:
Asla geçmişi sorma.
Asla bir gelecek bekleme.

Kitap şimdiki zaman ve geçmiş arasında gidip geliyor. Bu demek oluyor ki bir süre sonra Miles'in geçmişinde başına gelenleri öğreniyorsunuz ve doğal olarak ağlıyorsunuz :) Ancak bana her şey -tüm hikaye- abartılı geldi. Bu acıyı okuyucuların hissetmesi için fazla uğraşılmış ve ben de biraz ters tepti desem yalan olmaz. Miles'in sırrını öğrenmek için sayfaları hızla çevirdim ve kitabı bitirdim ancak beni etkisi altına alamayan bir kitap oldu. 

Keske bu kitabı -güzel bir kitaptı- demekten çok daha fazla sevebilseydim.

 

Once Upon A Time Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review